23 Kasım 2013 Cumartesi

Damla Sakızı Kokusu


Yağmurlu bir Ankara sabahı... Sabahın erken saatinde uyanıp bu toprak kokusunu içime çekmeyeli epey oldu. Fırından taze simit almaya gittim. Güzel bir kahvaltı sonrası da, tarçınlı çayımı yudumlarken yazmak geldi içimden. 
Bir yanım bu manzaraya aşıkken, diğer yanım şimdiden yazı özledi. Şöyle bir gözlerimi kapattım, gittiğim yer damla sakızı kokan sokaklarıyla beni karşılayan Bozcaada oldu.



Feribot kıyıya usul usul yanaşırken, bu yeri seveceğimi biliyordum. Zaten içimde hep bir yaştan sonra adaya yerleşip, orada yaşama hayali var. Sanırım bu gezi içimdeki isteği pekiştirdi. Damla sakızlı kurabiyesinden gün boyu yedim. Dikkatimi çeken bir özelliği ise poşet yerine kese kağıdı kullanmaları oldu. Doğanın korunması adına herkes seferber olmuş, ne hoş!







Adada çok güzel bir kitapçı da var. Farklı tarzıyla dikkat çekiyor. Bozacada'nın tarihi geçmişiyle ilgili kartpostallar, doğal zeytinyağlı sabunlar, el yapımı bez bebekler, bağcılık kültürünün yansıması üzüm desenli kupalar hediyelik eşyalar arasında yerini alıyor. 
Balık ve şarabın en taze adresi!
Reamonn/Tonight şarkısıyla veda ediyorum adanın sıcak günlerine. Pencereme düşen yağmur damlalarıyla selam olsun.

1 yorum: